Yavuz Bülent Bakiler Anadolu Gerçeği Şiiri Tahlili

       Anadolu Gerçeği

Yalın ayaklarınla koştun mu tarla tarla   a                 – arla  zengin kafiye
Duydun mu çıplak toprağın, çıplak insanın yasını b  – ını  redif,   -as  tam kafiye
Ağlayan kadınlarla, ihtiyarlarla  a                                 – arla  zengin kafiye
Yaşadın mı bir yağmur duasını  b                                    – ını  redif,   -as  tam kafiye
Bozbulanık ırmaklarda çimdin mi c
Kulak verdin mi yürekten kavala, saza d         -a redif,   az  tam kafiye
Bir ipek seccade üstünde gibi, huzurla e            -a yarım kafiye
Durdun mu toprakta namaza ? d                       a redif,   az  tam kafiye

Bilir misin köylerde akşam olunca e                 -a yarım kafiye
Çekilir el ayak ortalıktan… f
Bir hüzünlü ay doğar karanlığa sapsarı. g           -arı zengin kafiye
Başlar bir ağıt gibi sulardan, kapılardan f        – an tam kafiye
Kurbağa feryatları, köpek ulumaları… g                 -arı zengin kafiye

Geceleri süt kokan, gübre kokan evleri                    -arı zengin kafiye
Topraktır hep damları, duvarı kerpiç… h             – iç tam kafiye
Seferberlik yıllarını dinlerken ürpererek ı
Tandır başlarında uyudun mu hiç? h                     – iç tam kafiye

Kış günleri trenlerle geçtin mi uzak köylerden f
Gördün mü dehşetini, tipinin karın…
Çektin mi hiç acısını istasyonlarda
Tandır ekmeği satan, yumurta satan
Yarı çıplak çocukların…

Kılığın kıyafetin sarmadı beni
Söylediğin türküler bizim türkümüz değil
Başka çeşmelerden doldurmuşsun tasını
Yüreğinde nakış yok, acı yok bizden
Bulutlar rahmetini kesmeden yavaş yavaş
İnsanlar selâmını esirgemeden
Savuş git içimizden…Kılığın kıyafetin sarmadı beni
Söylediğin türküler bizim türkümüz değil
Başka çeşmelerden doldurmuşsun tasını
Yüreğinde nakış yok, acı yok bizden
Bulutlar rahmetini kesmeden yavaş yavaş
İnsanlar selâmını esirgemeden
Savuş git içimizden…

  1. ŞEKİL İNCELEMESİ
Nazım Birimi: Belli bir nazım birimi yok.  Mısra üzerine kurulu.
Nazım şekli: Serbest nazım. ( Belli bir ölçü kafiye ve nazım birimi yok.)
Ölçüsü: Belli bir ölçü yok
Kafiye düzeni: şiir abab cdede ,…Karmaşık bir kafiye düzeni var. Belli bir ritimde dizilmemiş.  İlk bölümde çapraz kafiye  sistemi kullanılmış.
Kafiyeleri: Şiirin üstünde bir bölümü var.
Konu: Anadolu ve Anadolu insanı
Tema: “Anadolu insanı” ve  “öz değerlerden  uzaklaşma”  şeklinde iki ayrı bakış var.
Dil ve anlatım: Açık, anlaşılır bir dil kullanmış. Yabancı kelime ve kavram yok. Şiirde anlam bir mısrada bitmemiş diğer mısralara da taşmış. Akıcı bir üslup var. Şiirde bol bol semboller kullanılarak şiirin anlamı daha da zenginleştirilmiş.  Şiirde bol bol karşıt düşünceler verilerek karşılaştırma yapılmış.
Ses ve ritim: Ses tekrarlarından yararlanılarak bir ahenk oluşturulmuş. Asonans ve aliterasyonlara bolca yer verilmiş.
“a” sesi ve “k” sesi ritimde etkili olmuş. Sözcük başlarında ve sonlarında “k” sesi şiire ayrı bir ritim kazandırmış.

ANLAM AÇIKLAMASI
Şiirde bol bol imgelere yer verilmiş.
Anadolu, çıplak , toprak, bozbulanık ırmaklar, saz, kaval, kerpiç duvar, ipek, seccade, yağmur duası, namaz, tandır, kar, tren, dam, çimmek, nakış, yalın ayak, ağlayan kadın, ihtiyarlar, kılık-kıyafet, türkü, çeşme, tas, acı nefesler,
– Akşam, gece, kış mevsimi, yalın, çıplaklık, ağlamak, bozbulanıklık, tipi ve karın dehşeti, gübre kokan evler, kurbağa, köpek
Şiirlere duygu yönüyle Anadolu’nun temel harcını oluşturan unsurların ve  Anadolu halkının ihmal edilmişliğine duyulan üzüntü ile bunu hissetmeyen sözde aydınlara olan tepki iç içe işlenmiştir.
Şiirde  karşıt imge ve simgelerden yararlanılmıştır.
Anadolu tek başına saflığı, temizliği, millîliği temsil eder.
“Anadolu Gerçeği”nde “Millî ve yerli olanla milliyetsiz ve yabancılaşmış arasındaki düşünce ve yaşama biçimi farkları üzerine oturtulmuştur.” Anadolu’nun kültürünün özünü oluşturan unsurlar imgesel kullanılmıştır.
Anadolu’nun güzellikleri, millî ve manevi değerleri, Anadolu’nun ihmal edilmişliği, Türk aydınının, sanatçısının  kendi halkına yabancılaşması bu şiirlerde anlatılır. Yavuz Bülent Bakiler, Anadolu
Gerçeği şiirinde âdeta bir sevdayı dile getirir. Türk aydınının, değerlerinin farkına varamamasından sitem eder. O, milletimize ait ne varsa hepsine sahip çıkar.
“Yalın ayaklarınla koştun mu tarla tarla
Duydun mu çıplak toprağın, çıplak insanın yasını
Ağlayan kadınlarla, ihtiyarlarla
Yaşadın mı bir yağmur duasını”

Bu kısımda şair, yalın, çıplak toprak ve insan sözleriyle Anadolu insanının yoksulluğunu, zorlu tabiat şartlarıyla mücadelesini ve çaresizliğini dile getirir. Buna karşın, millî ve manevi değerlerine yabancılaşmış kişiler helalin ve emeğin değerini bilememektedir. “Anadolu’nun sosyoekonomik durumu ve bunun sonucu olan fiziki görünümü tüm açıklığıyla ortaya konur Bakiler’in şiirlerinde”
Bozbulanık ırmaklarda çimdin mi
Kulak verdin mi yürekten kavala, saza
Bir ipek seccade üstünde gibi, huzurla
Durdun mu toprakta namaza?
Anadolu Türk’ünün ırmakları da berrak değil, bozbulanıktır. Hemen her  konuda ihmal edilmiş olan Anadolu köylüsünün suyu da gönlünce akmamaktadır.  Bu kısımda, halkın inanç yapısı da vurgulanmıştır. Mehmet Kaplan, Bakiler’in Anadolu’ya yaklaşımını toplumsal gerçekçilere benzetirken, onlardan farklı yönünün “şiirlerindeki manevi değerler” olduğunu belirtir. Şair, Anadolu halkının Müslüman-Türk özelliğini ifade ediyor.

Bilir misin köylerde akşam olunca
Çekilir el ayak ortalıktan…
Bir hüzünlü ay doğar karanlığa sapsarı.
Başlar bir ağıt gibi sulardan, kapılardan
Kurbağa feryatları, köpek ulumaları…
Anadolu köylüsü, akşam olduğunda, tarlasında çalışmaktan yorgun bir şekilde evine döner. Onun sınırlı bir hayatı vardır ve onun dışına çıkamaz. Oysa, çalışmayı sevmeyen, köylüyü sömüren burjuva insanı eğlenceli hayatına devam eder.
Kış günleri trenlerle geçtin mi uzak köylerden
Gördün mü dehşetini, tipinin karın…
Çektin mi hiç acısını istasyonlarda
Tandır ekmeği satan, yumurta satan
Yarı çıplak çocukların…
Anadolu köylüsü, ilkel şartlarda, tabiatla mücadele ederek hayatını sürdürmeye  çalışmaktadır. Milletine yabancılaşmış, onu sürekli sömüren insanlar ise rahat  şartlarda yaşamaktadırlar
Kılığın kıyafetin sarmadı beni
Söylediğin türküler bizim türkümüz değil
Başka çeşmelerden doldurmuşsun tasını
Yüreğinde nakış yok, acı yok bizden
Bulutlar rahmetini kesmeden yavaş yavaş
İnsanlar selâmını esirgemeden
Savuş git içimizden…
Batıcı, asıl kimliğinden uzak, Türk-İslam değerlerine yabancı kişilerin kılık kıyafeti de zihniyeti gibi dejeneredir. Bu kişi, başka kaynaklardan beslenmeyi marifet sayar. Millî ve manevi değerlerden uzaklaşma bir bakıma lanetlenmeyi de getirecektir. Çünkü ondan artık bulut da umudunu kesip yağmurunu esirgeyecektir.
Bakiler, bu kısımda, Anadolu gerçeğini tanımayan veya yanlış anlayanlara mesaj verir.

Yorumlar