Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten
Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten
Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten
Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten
Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten
Vücûdun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gâm râh-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten.
Ne gâm râh-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten.
Muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir
Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten
Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten
Hemen bir feyz-i bâkî terk eder bir zevk-i fânîye
Hayatın kadrini âli bilenler, hüsn-i şöhretten.
Hayatın kadrini âli bilenler, hüsn-i şöhretten.
Nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler
Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten.
Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten.
Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim
Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten
Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten
Felekten intikam almak, demektir ehl-i idrâke
Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedâmetten
Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedâmetten
Durup ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette
Çıkar âsâr-ı rahmet, ihtilaf-ı rey-i ümmetten
Çıkar âsâr-ı rahmet, ihtilaf-ı rey-i ümmetten
Eder tedvîr-i âlem bir mekînin kuvve-i azmi
Cihân titrer sebât-ı pây-ı erbâb-ı metânetten
Cihân titrer sebât-ı pây-ı erbâb-ı metânetten
Kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar
Fütur etme sakın milletteki za'f u betaetten
Fütur etme sakın milletteki za'f u betaetten
Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı
Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten
Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten
Ziya dûr ise evc-i rif'atinden iztırâridir
hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten
hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten
Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kim
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten
Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim
Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten
Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten
Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette
Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten
Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten
Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler
Ki ednâ zevki âlâdır vezâretten sadâretten
Ki ednâ zevki âlâdır vezâretten sadâretten
Vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim
Ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten
Ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten
Müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir
Vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten
Vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten
Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ey bidâd
Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten
Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten
Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret
Ezilmez şiddet-i tazyikten te'sir-i sıkletten
Ezilmez şiddet-i tazyikten te'sir-i sıkletten
Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme
Cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten
Cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten
Ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl
Cihanı sensin azad eyleyen bin ye's ü mihnetten
Cihanı sensin azad eyleyen bin ye's ü mihnetten
Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et
Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten
Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten
Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
Hürriyet Kasidesi'nin Günümüz Türkçesi İle Nesre Çevrilişi
Çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış
görerek kendi arzumuz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık.
Kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz, mürüvvet
sahibi olanlar zavallılara yardım etmekten kaçınmaz.
Eğer millet, hor görülmüşse onun şanına bir eksiklik
geleceğini sanma; yere düşmekle cevher, değerinden özünden birşey
kaybetmez.
Vücudun mayası, vatan toprağıdır; bu vücut, acı ve sıkıntı
içinde vatan yolunda toprak olursa, en küçük bir üzüntü duyulmaz.
Dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir; insafsız
avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir.
Hayatın değerini şöhretin güzelliğinden üstün tutanlar ile geçici
zevklere ebedî feyiz tercih edilir.
İnsanlarda hayatın uzamasına bunca düşkünlük nedendir; insan
emaneti koruyacağı yerde ondan niçin menfaat bekler?
Kişi dünyada herkesten kendini alçak görür, ayıplanmaktan
kaçınır ,fakat kendi nefsinden utanmaz.
Akıllı ve bilinçli olanların, yaptıklarından pişman olup
çalışmalarını artırması ve bunlardan ders alması, felekten intikam almak
demektir.
Başarının, üstünlüğün değeri, milletin gönül birliğinde
durur; koruma ve kollama eserleri ise ümmetin düşüncesinin çarpışması ile
çıkar.
İktidar sahibi bir kişinin azim gücü, dünyanın bir düzene
girmesini sağlar; metanet sahibi kişilerin ayaklarını sağlam basması ile
cihan titrer.
Kader, her feyzini, her lütfunu bir zaman için saklar; milletteki
gevşeklikten, zayıflıktan sakın korkma!
Zincire vurulmuş aslana ayaklarının güçsüzlüğü töhmet
değildir; bu dünyada nasipsiz himmet sahiplerinden talih utansın.
Işık yüksekliğin doruğundan uzaksa çaresizliktendir; tabiat
yerde sürünen kabiliyetten utansın.
Biz o Osmanlılar boyunun ulu soyundanız; mayamız,
bütünüyle şehadet kanıyla karılmıştır.
Biz o yüce hamiyetli, çalışkan ve güçlü kişileriz ki bir
küçük aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet meydana getirdik.
Biz o yüce yaratılışlı milletiz ki hamiyet meydanında
ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha iyi gelir.
Hürriyet mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert, yiğit olan
bir insan gayret meydanından kaçar mı?
cellâdın can yakan kemendi acımasız bir ejder bile olsa, yine
bin defa esaret zincirinden daha iyidir.
Felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin, millet
yolunda hizmetten dönersem kahpeyim.
Bu yolda çektiğim acılar, sıkıntılar anılsın; bunun en
basit zevki bile vezirlikten, sadrazamlıktan daha iyidir, yücedir.
Vatan, bir vefasız alaycı sevgiliye dönmüş, aşkına bağlı
olanları gurbet acılarından ayırmıyor.
Korkudan, yalvarma yakarmadan uzağım; benim yanımda
görevim menfaatimden, hakkım hükûmetin kötü niyetlerinden daha üstündür.
Ey adaletsiz, milletin yiğitleriyle mücadeleden sakın; senin
zulmünün kılıcı hamiyet kanının ateşi karşısında erir.
Zulüm ile işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak ne
mümkün; eğer kendinde bir güç görüyorsan insanoğlundan idraki kaldırmaya
çalış.
Gönülde çalışma gevheri, elmas cevherine benzer; ağırlığın
tesirinden, baskının şiddetinden ezilmez.
Ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin.gerçi
esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk.
Şimdi kalbi fethedecek güç sendedir, güzelliğini
gizleme; güzelliğin, milletin nazarlarından ebediyete kadar uzak kalmasın.
Ey geleceğin umudu, sen ne can dostuymuşsun; dünyayı
bütün üzüntü ve sıkıntılarından kurtaran sensin.
Hükmetme çağı senindir, hükmünü dünyaya geçir; Allah
yüceliğini her türlü belâlardan korusun.
Ey yaralı kükreyen aslan, senin gezdiğin güzel sahralar
zulmün köpeklerine kaldı, artık gaflet uykusundan uyan!
Namık Kemal
Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi’nin Biçim Özellikleri
Hürriyet Kasidesi’nin Nazım Birimi: Beyit
Hürriyet Kasidesi’nin
Birim sayısı:31
Hürriyet Kasidesi’nin ölçüsü: Aruz Ölçüsü.
Hürriyet Kasidesi’nin kalıbı: Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün
Mefâ’îlün
Hürriyet Kasidesi’nin
Nazım Şekli: Kaside
Hürriyet Kasidesi’nin kafiye düzeni: aa,ba,ca,da,ea,fa…….
Hürriyet Kasidesi’nin kafiye ve redifleri:
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâm-et-ten
Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten
Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten
Usanmaz kendini insan bilenler halka hizm-et-ten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iân-et-ten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iân-et-ten
Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıym-et-ten
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıym-et-ten
“-et “ tam
kafiye “ten” redif. Her beytin ikinci mısraı ilk beyitle
aynı kafiye rediflere sahiptir.
Hürriyet Kasidesi’nin Söz
Sanatları
1.
Beyit : Münharif-Sıdk : Tezat
Bab-ı Hükümet : Mecaz-ı Mürsel
2. Beyit : İanet-Hizmet : Tenasüp
3. Beyit : Yere düşmekle cehver sakıt olmaz kadr ü kıymetten : İrsal-i Mesel ve Kinaye.
Yere düşmekle cehver : (Zulüm altında millet) : Teşbih
Kadr-Kıymet : Tenasüp
4. Beyit : Hak kelimleri her beyitte tekrarlandığı için : Tekrir
Gam-Cevr-Minnet : Tenasüp
Vücudun mayası - Vatan toprağı : Teşbih
5. Beyit : Denaet-Köpek-Sayyad : Tenasüp
Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten :İrsal-i Mesel ve Kinaye.
Zalimin yardımcısı-köpek : Teşbih
Hizmetten zevk alan-köpek : Teşbih
6. Beyit : Fani-Baki : Tekrir
Bir kelimesi her beyitte tekrarlandığı için : Tekrir
7. Beyit : Nedendir-Nedir : İstifham
8. Beyit : Utanmak-Ar eylemek : Tenasüp
9. Beyit : Söz sanatı yok!
10. Beyit : İttihad-İhtilaf : Tezat
11. Beyit : Alem-Cihan : Tenasüp
Azim-Metanet : Tenasüp
Cihan : (Korkak insan ) Açık İstiare
Cihana verilen insani özellikler ile : Teşhis
12. Beyit : Za'f-Betaet : Tenasüp
Her kelimesi her beyitte tekrarlandığı için : Tekrir
Kader : ( Feyz ve lütufları içinde saklayan bir insan ) Kapalı İstiare
13. Beyit : Zincirlere vurulmuş aslan : (Millet) Açık İstiare
Talih-Nasip : Tezat
Talih utansın : Teşhis
14. Beyit : Işık çaresizliktendir : Teşhis
Tabiat utansın : Teşhis
Kabiliyet : (Yerde sürünen bir canlı) : Kapalı İstiare
15. Beyit : Maya-Boy-Soy : Tenasüp
Baş-Ayak : Tezat
16. Beyit : Hamiyet-Çalışkan : Tenasüp
17. Beyit : Biz kelimesi her beyitte tekrarlandığı için : Tekrir
Hak kelimesi her beyitte tekrarlandığı için : Tekrir
Mezar-Toprak : Tenasüp
18. Beyit : Ne : İstifham
Kaçar mı : İstifham
Hürriyet mücadelesi-korkulu ateş : Teşbih
Merd-Gavga : Tenasüp
Kaçmak-Merd : Tezat
19. Beyit : Celladın can yakan kemendi : (Zalimler) : Açık İstiare
Celladın can yakan kemendi-Ejder : Teşbih
20. Beyit : Gelmek-Dönmek : Tezat
21. Beyit : Cevr-Meşakkat : Tenasüp
Vezaret-Sadaret : Tenasüp
22. Beyit : Nazen-Aşk-Sevgili : Tenasüp
Vatan : Teşbih
23. Beyit : Agraz-ı hükümet : Sürgünler : Mecaz-ı Mürsel
24. Beyit : Ey : Nida
Ateş-Erimek : Tenasüp
25. Beyit : Zulüm-İşkence : Tenasüp
26. Beyit : Cevher kelimesi her beyitte tekrarlandığı için : Tekrir
Gönülde çalışma-Elmas cevheri : Teşhis
Cevher-Elmas : Tenasüp
Şiddet-Tazyik : Tenasüp
27. Beyit : Ey : Nida
Hürriyet-Esaret : Tezat
Esaret-Esir : Tenasüp
Hürriyet-Büyüleyici : Teşbih
28. Beyit : Hürriyet : (Güzel insan) : Kapalı İstiare
29. Beyit : Ye's-Mihnet : Tenasüp
Hürriyet : Geleceğin umudu : Teşbih
Hürriyet : Can dostu : Teşbih
30. Beyit : Hürriyete insani özellikler verilmiş : Teşhis
31. Beyit : Ey : Nida
Yaralı kükreyen aslan : (Hürriyet) : Açık İstiare
Zulmün köpekleri : (Zalim) : Açık İstiare
Hürriyet : Teşhis
Bab-ı Hükümet : Mecaz-ı Mürsel
2. Beyit : İanet-Hizmet : Tenasüp
3. Beyit : Yere düşmekle cehver sakıt olmaz kadr ü kıymetten : İrsal-i Mesel ve Kinaye.
Yere düşmekle cehver : (Zulüm altında millet) : Teşbih
Kadr-Kıymet : Tenasüp
4. Beyit : Hak kelimleri her beyitte tekrarlandığı için : Tekrir
Gam-Cevr-Minnet : Tenasüp
Vücudun mayası - Vatan toprağı : Teşbih
5. Beyit : Denaet-Köpek-Sayyad : Tenasüp
Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten :İrsal-i Mesel ve Kinaye.
Zalimin yardımcısı-köpek : Teşbih
Hizmetten zevk alan-köpek : Teşbih
6. Beyit : Fani-Baki : Tekrir
Bir kelimesi her beyitte tekrarlandığı için : Tekrir
7. Beyit : Nedendir-Nedir : İstifham
8. Beyit : Utanmak-Ar eylemek : Tenasüp
9. Beyit : Söz sanatı yok!
10. Beyit : İttihad-İhtilaf : Tezat
11. Beyit : Alem-Cihan : Tenasüp
Azim-Metanet : Tenasüp
Cihan : (Korkak insan ) Açık İstiare
Cihana verilen insani özellikler ile : Teşhis
12. Beyit : Za'f-Betaet : Tenasüp
Her kelimesi her beyitte tekrarlandığı için : Tekrir
Kader : ( Feyz ve lütufları içinde saklayan bir insan ) Kapalı İstiare
13. Beyit : Zincirlere vurulmuş aslan : (Millet) Açık İstiare
Talih-Nasip : Tezat
Talih utansın : Teşhis
14. Beyit : Işık çaresizliktendir : Teşhis
Tabiat utansın : Teşhis
Kabiliyet : (Yerde sürünen bir canlı) : Kapalı İstiare
15. Beyit : Maya-Boy-Soy : Tenasüp
Baş-Ayak : Tezat
16. Beyit : Hamiyet-Çalışkan : Tenasüp
17. Beyit : Biz kelimesi her beyitte tekrarlandığı için : Tekrir
Hak kelimesi her beyitte tekrarlandığı için : Tekrir
Mezar-Toprak : Tenasüp
18. Beyit : Ne : İstifham
Kaçar mı : İstifham
Hürriyet mücadelesi-korkulu ateş : Teşbih
Merd-Gavga : Tenasüp
Kaçmak-Merd : Tezat
19. Beyit : Celladın can yakan kemendi : (Zalimler) : Açık İstiare
Celladın can yakan kemendi-Ejder : Teşbih
20. Beyit : Gelmek-Dönmek : Tezat
21. Beyit : Cevr-Meşakkat : Tenasüp
Vezaret-Sadaret : Tenasüp
22. Beyit : Nazen-Aşk-Sevgili : Tenasüp
Vatan : Teşbih
23. Beyit : Agraz-ı hükümet : Sürgünler : Mecaz-ı Mürsel
24. Beyit : Ey : Nida
Ateş-Erimek : Tenasüp
25. Beyit : Zulüm-İşkence : Tenasüp
26. Beyit : Cevher kelimesi her beyitte tekrarlandığı için : Tekrir
Gönülde çalışma-Elmas cevheri : Teşhis
Cevher-Elmas : Tenasüp
Şiddet-Tazyik : Tenasüp
27. Beyit : Ey : Nida
Hürriyet-Esaret : Tezat
Esaret-Esir : Tenasüp
Hürriyet-Büyüleyici : Teşbih
28. Beyit : Hürriyet : (Güzel insan) : Kapalı İstiare
29. Beyit : Ye's-Mihnet : Tenasüp
Hürriyet : Geleceğin umudu : Teşbih
Hürriyet : Can dostu : Teşbih
30. Beyit : Hürriyete insani özellikler verilmiş : Teşhis
31. Beyit : Ey : Nida
Yaralı kükreyen aslan : (Hürriyet) : Açık İstiare
Zulmün köpekleri : (Zalim) : Açık İstiare
Hürriyet : Teşhis
Hürriyet Kasidesi'nin Yapı Özellikleri
1.31 beyitten oluşmuştur.
2.Klasik bölümler yoktur.
3.Kafiye düzeni "aa/ba/ca..." şeklindedir.
4.Şair son beyitte mahlasını kullanmamıştır. Klasik kasidelerde olur.
5.Kaside soyut bir kavram için yazılmıştır, başlığı da bu soyut kavramdır.
6.Bu kasidede soyut bir kavram olan hürriyet övülmüş.
Klasik Türk Edebiyatında Kaside Nazım Şeklinin
Yapı Özellikleri
1. Genellikle 33-99 beyitten oluşur.
2. Nesib veya teşbip, girizgâh, methiye, tegazzül fahriye ve dua bölümlerinden oluşur.
3. Kafiye düzeni aa / ba / ca... şeklindedir.
4. Kasidenin sonlarına doğru şair, mahlasını kullanır.
5. İthaf edildiği kişinin adını içeren bir başlığı vardır.
1. Genellikle 33-99 beyitten oluşur.
2. Nesib veya teşbip, girizgâh, methiye, tegazzül fahriye ve dua bölümlerinden oluşur.
3. Kafiye düzeni aa / ba / ca... şeklindedir.
4. Kasidenin sonlarına doğru şair, mahlasını kullanır.
5. İthaf edildiği kişinin adını içeren bir başlığı vardır.
6. Konu olarak
genellikle din ve devlet büyükleri övülür.
Hürriyet
Kasidesi'nin teması : Hürriyet sevgisidir.
Divan şiirinde
işlenen temalar: Aşk tabiat güzellikleri din ve devlet büyüklerine övgü
tasavvuf ve ahlak gibi soyut temalardır.
Divan şiirinde işlenen temalar daha bireyseldir. Şairler, toplumun sorunlarıyla ilgili çok fazla eser vermemişlerdir. Değişen çağla birlikte insanların sorunları da artmış ve değişmiştir. Osmanlı devleti, 19. yüzyılda birçok sorunla baş etmeye çalışırken, bireysel ve toplumsal sorunlar çığ gibi büyümüştür. Namık Kemal'in eseri de bu devirde yaşanan sorunların edebiyat eserlerine yansımış hâlidir. Bu şiir divan şiirinin aksine bireysel bir tema yerine toplumsal bir tema işlenmiş. Kasidenin en önemli değişikliği temadadır. Dönemin genel özelliklerine uygun bir değişim vardır.
Divan şiirinde işlenen temalar daha bireyseldir. Şairler, toplumun sorunlarıyla ilgili çok fazla eser vermemişlerdir. Değişen çağla birlikte insanların sorunları da artmış ve değişmiştir. Osmanlı devleti, 19. yüzyılda birçok sorunla baş etmeye çalışırken, bireysel ve toplumsal sorunlar çığ gibi büyümüştür. Namık Kemal'in eseri de bu devirde yaşanan sorunların edebiyat eserlerine yansımış hâlidir. Bu şiir divan şiirinin aksine bireysel bir tema yerine toplumsal bir tema işlenmiş. Kasidenin en önemli değişikliği temadadır. Dönemin genel özelliklerine uygun bir değişim vardır.
Hürriyet Kasidesi'nin Anlam Açıklması
Namık Kemal, kasidesine ‘Görüp’ zarf-fiil
ifadesiyle başlıyor. Bu kaside üzerine bir tahlil yazısı kaleme alan Mehmet
Kaplan bu balamda şöyle diyor: “Kısacası Hürriyet Kasidesi’ni ‘teknik’ bakımdan
beğenmek imkânsızdır. Nazım ile ‘konuşma’sını bilen bir şair, eserine ‘görüp’
diye başlamaz. Nesrinde gerundiumu (zarf-fiili) sevmeyen Kemal’in onu nazma
sokması bir zaaf eseridir.”
Kasidenin bu ilk beytinde şiiriyet deil,
nesir ve hitâbet edâsı vardır. Adeta kürsüden seslenir gibi bir durum arz
ediyor. Bu şairin genel karakterini ortaya koymaktadır.
Namık Kemal’in halka kadar indiği
görülüyor. Bu Tanzimat devri edebiyatında sanatın toplum için olması ilkesine
de uygundur. Mazlum olan halkın yardıma ihtiyacı vardır. Aydının görevi halka
hizmettir. İhtiyacı giderecek yardımı halka aydınlar götürecektir. Burada
‘halktan hizmet beklemek yerine, aydından hizmet beklemek’ eklinde bir zihniyet
değimi görülmektedir. Çünkü halkta kültür, aydında bilgi ve medeniyet vardır.
Aydın kültürü işleyecek ve tekrar halka sunacaktır. O halde, Namık Kemal’in bir
ölçü dâhilinde ‘millet’i ortaya koyduğunu görmek mümkündür. Namık Kemal,
aslında ‘insanın değeri hizmet ettikçe yücelir ve şeref bulur. İnsanda
iyilikseverlik yoksa zaten o insan deildir’ demek istemektedir. Namık Kemal’in
yetiştirmek istediği insan, ahlâkî değerlerine sahip Türk islâm insanıdır. O bu
düşüncelerini nazmen dile getirirken kullandığı kelimelerde bazı sanatlara da
yer vermiştir. Örneğin, birinci mısrada ‘usanmaz, kendini insan bilenler, halk,
hizmet’ kelimeleri sıralandıktan sonra, ikinci mısrada düzensiz olarak, bunlara
karşılık ‘el çekmez, mürüvvet-mend, mazlûm, i’ânet’ kelimeleri sıralanarak bir
Leff ü Neşr sanatı yapılmıştır.
3.Hakîr olduysa millet şânına noksân gelir
sanma
Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü
kıymetden
“Millet hakir olduysa şanına noksan gelir
sanma. (Çünkü) cevher yere düşmekle değer ve kıymetinden (bir şey) kaybetmez.”
Namık Kemal, burada milletin içinde bulunduğu
konumun geçici olduğunu, bu nedenle değer ve itibarından bir şey kaybetmediğini
‘yere düştüğü halde değerinden bir şey kaybetmeyen mücevher’ örneği ile
açıklamaya çalışmaktadır. Şair tarafından güzel bir örnekle milletin içinde bulunduğu
durum gözler önüne serilmektedir. Şaire göre, milletin içinde bulunduğu konumu,
yere düşmesi bir mücevhere teşbih edilmektedir. Millet esas itibariyle yüksek
bir kıymettir, bir cevherdir. Zalimlerin ona hakaret edip ayaklar altına
alması, yüksek değerinden düşürmesi onun kıymet ve itibarına bir leke çalmaz.
4. Vücûdun kim hamîr-i mâyesi hâk-i
vatandır
Ne gam râh-i vatanda hâk olursa cevr ü
mihnetden
Namık Kemal vatan şairidir. Bu hüküm, onun
bizzat hayatta olduğu Tanzimat devrinden günümüze kadar değişmemiştir. Birey
olarak insanın nasıl evi varsa, milletin de vatanı vardır. Bu vatan kavramı
gerek bireyi ve gerekse toplumu biçimlendirir, ona yeni bir ruh kazandırır.
Maziden alınanlar ile hal bir terkibe girerek onu olgunlaştırıp kıvama getirir.
Namık Kemal’e göre vatan toprağı onun vücudunun ve varlığının mayasıdır. Vatan
ile insan, vatan ile millet ve devlet arasında yakından ilişki vardır. Vatan toprağının
insan yetiştirme ve onu millet haline getirme özelliği vardır. Bu beyitte, şairin
o devirde çok daha güçlü olan bir inanca, insanın topraktan yaratıldığına dair
inanca da bir atıf vardır.
5. Mu’îni zâlimin dünyâda erbâb-ı
denâ’etdir
Köpekdir zevk alan sayyâd-ı bî-insâfa
hizmetden
Namık Kemal, Tanzimatçılar arasında gerek kişiliği
ve gerekse bu kişiliğe uygun dil ve üslûbuyla dikkati çeker. Onun başka şiir ve
beyitlerinde olduğu gibi buradaki eleştiri ve hicivleri oldukça serttir. Namık
Kemal’e göre, deyim yerindeyse, “zalime yardımcılık yapanlar köpekten de aşağıdır...”
diyerek, son derece cesaretli bir tenkit ve hicivde bulunmaktadır. Yerinde bir
eleştiri ve hiciv ancak mert ve cesur kişilerce yapılabilir. Bilindiği üzere,
avcı ile köpek arasındaki ilişki, bir insanla onun ehlileştirerek emrine itaate
alıştırıp kullandığı hayvan arasındaki ilişkidir. Şair, bu beytinde şiir dili
imkânlarından yararlanarak ‘zalim, sayyâd-ı bî-insâf’ ile ‘erbâb-ı denâ’et,
zevk almak, köpek’ kelime ve tamlamalarını mecâzî olarak kullanmaktadır.
6.Hemân bir feyz-i bâkî terkeder bir zevk-i
fânîye
Hayâtın kadrini âlî bilenler hüsn-i şöhretden
Namık Kemal, bu beytini karşılaştırma
yönteminden yararlanarak ‘feyz-i bâkî’, ‘zevk-i fânî’, ‘hüsn-i şöhret’ ve
‘hayâtın kadrini âlî bilenler’ kelime ve tamlamaları üzerine kurmaktadır. Onun
bu kelime ve tamlamalar ile uyandırdığı düşünce ve anlam dünyasında okurlarına
iletmek istediği mesaj, gerek kendinden önceki ve gerekse içinde yaşadığı zaman
diliminin genel kabullerine uygun olarak ‘hayat sınırlıdır, bu sınırlı zaman
diliminde hayat süren insanlar ya geçici şöhretin sarhoşluğu ile kısa vadede
zevklere hitap eden ‘zevk-i fânî’ yolunu tercih edecek ya da bu kısa zaman
diliminde hayatın değerinin yüceliğine inananlar kalıcı değerlerin yolundan
ilerleyerek ‘feyz-i bâkî’ yolunu tercih edecektir.
7. Nedendir halkda tûl-i hayâta bunca rağbetler
Nedir insâna bilmem menfa’at hıfz-ı
emânetden
“İnsanlarda hayatın uzun olmasına bu kadar rağbet
nedendir? Bilmiyorum, insana emaneti (canı) korumaktan ne menfaat olabilir?”
Namık Kemal’in okurlarına ilettiği tez bir önceki beyittekilere paralel olarak
‘emanet’ olarak gördüğü cana, dolayısıyla bunu koruyarak ‘uzun hayata’ insanların
çok düşkün olmalarının eleştirisidir. Namık Kemal yüce değerler uruna canlarını
feda eden insanların peşindedir. İçinde yaşadığı dönem içinde bir sosyal tespit
olarak insanlarda ve/veya halkta uzun yaşama arzusunun şair bastığı tespitini yapmakta ve bu
durumun yanlışlığına dikkati çekmektedir.
8. Hürriyete
Doğru ve Hürriyet şiirlerinde "bireysel" bir hürriyet anlayışı
hissedilmektedir. Şairler her ne kadar hürriyet sevgisinden bahsetseler de,
hürriyetin bir kişi için olan anlam ve öneminden bahsetmektedirler. Hürriyet
Kasidesi'ndeki "hürriyet" kavramı, bireysel değil, toplumsaldır.
Şair, sadece kendi hürriyetinden değil, ortak değerler etrafında toplandıkları
toplumun hürriyetinden söz etmektedir. Bu toplum için hürriyetin ne anlama
geldiğini anlatmaktadır Namık Kemal.
9. Hakîr olduysa millet sânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetden
Bu beyitte şair, "altın yere düşmekle değerinden bir şey kaybetmez" atasözünü kullanarak iktibas (alıntı) sanatını uygulamıştır. Bu sanatta şair, sözüne vuruculuk katmak için deyimler, atasözleri, ayet ve hadisleri şiirinde kullanır. Bu dönemde ülkenin içinde bulunduğu kötü durum anlatılmak istenmektedir. Şair, milleti değerli bir taşa benzetmiş ve milletin eski zenginliğini kaybetmesini, cevherin yere düşmesi şeklinde düşünmüştür. Şaire göre eski güzel günler yeniden gelecektir. Devletin ve milletin asıl değeri bu sefer ortaya yeniden çıkacaktır.
10.Durur ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i miüetde
Çıkar âsâr-ı rahmet ihtilâf-ı re'y-i ümmetden
Bu beyitte de milletin bir amaca doğru birlik içinde yürümesinin öneminden bahsedilmektedir. Devrin şartları icabı ve diğer devletlerin baskıları sonucu ülke parçalanmanın eşiğinde bulunmaktadır. Ülkeyi bu durumdan kurtaracak yegane güç, milletin fikir birliğine sahip olarak tek bir amaç etrafında kenetlenmesidir. Bu kenetlenme olmazsa, ülke kısa sürede parçalanacaktır. Beyitte peygamberimizin bir hadisine telmih (hatırlatma) yapılmıştır. "Ümmetimin fikir ayrılığından rahmet beklenir." Şeklindeki bu hadise şair telmih sanatıyla temas etmiştir.turkeyarena.com
Yeni Kavram ve İmgeler: Hürriyet, eşitlik, vatan sevgisi, adalet, kanun üstünlüğü.
11. Eder tedvîr-i ‘âlem bir mekînin kuvve-i ‘azmi
9. Hakîr olduysa millet sânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetden
Bu beyitte şair, "altın yere düşmekle değerinden bir şey kaybetmez" atasözünü kullanarak iktibas (alıntı) sanatını uygulamıştır. Bu sanatta şair, sözüne vuruculuk katmak için deyimler, atasözleri, ayet ve hadisleri şiirinde kullanır. Bu dönemde ülkenin içinde bulunduğu kötü durum anlatılmak istenmektedir. Şair, milleti değerli bir taşa benzetmiş ve milletin eski zenginliğini kaybetmesini, cevherin yere düşmesi şeklinde düşünmüştür. Şaire göre eski güzel günler yeniden gelecektir. Devletin ve milletin asıl değeri bu sefer ortaya yeniden çıkacaktır.
10.Durur ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i miüetde
Çıkar âsâr-ı rahmet ihtilâf-ı re'y-i ümmetden
Bu beyitte de milletin bir amaca doğru birlik içinde yürümesinin öneminden bahsedilmektedir. Devrin şartları icabı ve diğer devletlerin baskıları sonucu ülke parçalanmanın eşiğinde bulunmaktadır. Ülkeyi bu durumdan kurtaracak yegane güç, milletin fikir birliğine sahip olarak tek bir amaç etrafında kenetlenmesidir. Bu kenetlenme olmazsa, ülke kısa sürede parçalanacaktır. Beyitte peygamberimizin bir hadisine telmih (hatırlatma) yapılmıştır. "Ümmetimin fikir ayrılığından rahmet beklenir." Şeklindeki bu hadise şair telmih sanatıyla temas etmiştir.turkeyarena.com
Yeni Kavram ve İmgeler: Hürriyet, eşitlik, vatan sevgisi, adalet, kanun üstünlüğü.
11. Eder tedvîr-i ‘âlem bir mekînin kuvve-i ‘azmi
Cihân titrer sebât-ı pây-i erbâb-ı
metânetden
Bir milletin ve insanın hürriyeti nasıl
değerlendirdiği en güzel biçimde anlatılmıştır. Hürriyet olmadan insan,
bireysel hayatını özgürce yaşayamaz. Bu durumda insan, kendini baskı altında
hissedecek ve sürekli huzursuz olacaktır.
12. Kazâ her feyzini her lûtfunu bir vakt içün saklar
12. Kazâ her feyzini her lûtfunu bir vakt içün saklar
Fütûr etme sakın milletdeki za’f u
betâ’etden
Vatan sevgisi
yolunda yapılan her türlü iyi çalışma, ülkeye bir şeyler kazandıracaktır.
Ülkesini seven, ülkesinin gelecekte de özgür ve zengin olmasını isteyen
bireyler, bu şiirdeki hürriyet tanımıyla harekete geçerlerse, istediklerinin
hepsine mutlaka kavuşacaklardır. Bir ülkenin hürriyetini sevmek, ülkenin
geleceğini emin ellere bırakacak olanlara yardım etmek demektir. Şimdi yapılan
iyi çalışmalar, gelecekte büyük bir zaferin kazanılmasına yardım edebilir.
13. Deildir îr-i der-zencîre töhmet ‘acz-i akdâmı
13. Deildir îr-i der-zencîre töhmet ‘acz-i akdâmı
Felekde baht utansın bî-nasîb erbâb-ı
himmetden
Namık Kemal,
vatan için savaşan, didinen, içi vatan sevgisiyle dolu bir şairdir. Atatürk,
Namık Kemal'in bir beytini değiştirerek kullanmıştır. Namık Kemal, ülkenin
içinde bulunduğu durumda bir kurtarıcı arayarak, sağa sola sorular yöneltmekte,
ülkenin kurtarılıp kurtarılamayacağından endişe etmektedir. Atatürk ise,
değiştirdiği bu beyitle "vatanın mutlaka kurtarılacağını"
söylemektedir. Namık Kemal endişeli, Atatürk ise kararlıdır. Namık Kemal'i,
eserinde belirttiği gibi "hürriyet" ve "vatan"
kavramlarıyla özdeşleştirebiliriz. O, hürriyet ve vatan şairidir. Onu böyle
düşünmemizde, onun hürriyete ve vatana oları âşık kişiliği ve yazdığı eserlerde
sürekli bu iki kavramı en üstte tutması, sürekli bu kavramların değerini
insanlara anlatması etkili olmuştur.
14. Ziyâ dûr ise evc-i rif’atinden ıztırârîdir
14. Ziyâ dûr ise evc-i rif’atinden ıztırârîdir
Hicâb etsün tabî’at yerde kalmış
kâbiliyetden
Namık Kemal,
doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen bir yazardır. Vatanını ve hürriyetini
çok sevdiği için, ülkenin içinde bulunduğu zor şartlardan kurtarılması için
elinden gelen her türlü gayreti göstermiştir. Devrin siyasi kişileriyle de
irtibatı olan şair, hükümeti yanlış icraatları sebebiyle eleştir--niştir. Bu
eleştiri onun dürüst bir insan olduğunu gösterir. Şiirinde de dediği gibi, makam,
mal mülk ve şöhret için alçalmamış, hak bildiği yolda hiçbir şeyden korkmadan
dosdoğru ilerlemiştir. Ona göre Avrupalıların Osmanlı'ya göre bazı teknik
üstünlükleri vardır. Bu teknik üstünlüğü onlardan alırsak, bizdeki
"hamiyet" mayası bizi onlardan daha zengin ve üstün yapacaktır. Bu
amaçla yazdığı yazılarda ülkenin İslam birliği içinde refaha kavuşabileceğini,
ülkenin ırk olarak farklı köklerden gelen milletlerinin tek bir potada, yani
din potasında birleşebileceğine inanmış bir fikir adamıydı. Ayrılıkları değil,
birlik olabileceğimiz yönlerimizi hep en üstte tutmalıyız. Namık Kemal, bu
ideali uğrunda pek çok eser yazmıştır.
15. Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmâniyânız kim
15. Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmâniyânız kim
Muhammerdir ser-â-pâ mâyemiz hûn-ı şehâdetden
Namık Kemal, ‘Hürriyet Kasidesi’nin bu
beytinden on sekizinci beytine kadar ‘tarih duygusu’nu konu ve tema olarak ele almış
ve işlemiştir. Namık Kemal, burada tarihe dönerek Osmanlı boyunun ulu soyuna
mensup olduğunu ve bu neslin Yüce değerler uruna akıttığı şehitlik kanı ve ulaştığı
mertebe ile şerefyap olduğunu dile getirmektedir.
16. Biz ol âlî-himem erbâb-ı cidd ü
ictihâdız kim
Cihân-gîrârâne bir devlet çıkardık bir aşîretden
“Biz bir (küçük) aşiretten dünyaya hükmeden
bir devlet yaratan o yüce himmetli, çalıkan ve güçlü kişileriz.” Namık Kemal,
bir önceki beyitte sözünü ettiği Osmanlı soyunun dünyada kurmuş olduğu devlet
ve bunu kuranların niteliklerini sıralayarak, kendisinin de aynı nesle mensup olduğunu
ve benzer nitelikleri taşıdığını söylemektedir. Şairin fiil çekiminde birinci
çoğul şahsı tercih etmesi tarihi ile övündüğü kadar onları içselleştirdiğini de
göstermektedir. Namık Kemal, Türklerin Kayı boyu aşiretinden gelen Osman Oğullarının
çalışkanlığı, gayreti, ciddiyeti ve iradeli olduğundan ötürü cihangirane,
dünyaya hükmeden bir devlet çıkardığını dile getirmektedir.
17. Biz ol ‘ulvî-nihâdânız ki meydân-ı
hamiyyetde
Bize hâk-i mezâr ehven gelir hâk-i
mezelletden
Namık Kemal’in bu beytiyle birlikte ‘tarih’
temine döndüğü gözlemlenmektedir. Kendi şahsında Türk milletinin tarihteki tavır
ve karakterini kendi bakış açısından ortaya koymaktadır. Namık Kemal, bu
beytinde öz itibariyle, “biz esareti sürekli ölüm kabul eden bir milletiz.
Bizim tarihimizde esaret yoktur. Biz ya bağımsız hür yaarız ya da tarih
sahnesinden çekiliriz” demek istemektedir.
18. Ne gam pür-âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı
hürriyyet
Kaçar mı merd olan bir can içün meydân-ı
gayretden
Namık Kemal, ‘Hürriyet Kasidesi’nin bu
beytinden yirmi dördüncü beytine kadar ‘ferdi kahramanlık’ konu ve temasını ele
almış ve işlemiştir. Mert insan ve/veya kişi, yakın çevresi veya toplum içinde
pozitif izlenim uyandırırlar. Bu tip insanlar, genel anlamda her toplumda
güvenilir insanlar olarak kabul edilirler. Çünkü bu insanlar, girdikleri veya
yaptıkları işlerde dürüstlük, dayanıklılık ve cesaret gösterirler. Namık
Kemal’in ideal insan tipini de ortaya koyan bu beyitten anlaşıldığına göre, şair,
gayret meydanından, yani mücadeleden canını kurtarmak için kaçanları mert saymamaktadır.
Ona göre, can, insanın en kıymetli varlığıdır, fakat bazı değerler uruna candan
bile vazgeçilebilmelidir. Din, vatan, millet ve hürriyet … vb. gibi kavramlar
ve değerler, gerektiğinde uruna ölünebilecek şeylerdir.
19. Kemend-i cân-güdâzı ejder-i kahr olsa
cellâdın
Müreccahdır yine bin kerre zencîr-i
esâretden
Namık Kemal, bu beytinde esaret ile
celladın infazda kullandığı ip arasında bir karşılaştırma yaparak, esarettense
ölümü göze almanın daha tercih edilen bir şey olması gerektiği görüşünü ileri
sürmektedir. Namık Kemal, esareti devamlı ölüm olarak kabul etmektedir.
Esarette başkalarına boyun eğişi vardır. Şaire göre, “insanın başkasının
emrinde yaşayıp onuru kırılacağına, celladın ipinde can vermesi daha iyidir.”
Yine o, “biz esarete boyun emeyiz, esaret yerine celladın ipini tercih ederiz.
Bizde esarete boyun eme yoktur. Hürriyet ve bağımsızlık vardır … vb” demek
istemektedir.
20. Felek her türlü esbâb-ı cefâsın
toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir
‘azîmetden
Kasidenin bundan önceki beyitlerinde mert,
metin ve mekin insanlardan bahseden Namık Kemal, Hürriyet Kasidesi’nin çok meşhur
olan bu beytinde bizzat kendisi bir kahraman ve metin insan olarak
görünmektedir. Hayatını bir gayeye adayanlar, dünyayı dikensiz gül bahçesi
olarak görmez, aksine orada pek çok bela, kötülük ve düşmanlıkların olduğunu
bilirler. Bütün bunlara rağmen bu insanlar, yollarından ve inandıkları değerler
uruna mücadele etmekten geri durmaz ve dönmezler. Bundan dolayıdır ki bu gibi
kişilere kahraman adı verilir. Namık Kemal, vatan şairi olarak hayatıyla buna
örneklik teşkil eden kahraman bir insandır.
21. Anılsın mesleğimde çekdiğim cevr ü meşakkatler
Ki ednâ zevki a’lâdır vezâretden sadâretden
İnsanın gerek iş ve gerekse meslek hayatında
çekmiş olduğu eziyet sıkıntı ve çileler olduğu gibi ulaştığı ve elde ettiği
makamın vermiş olduğu bir memnuniyet ve zevk de vardır. Namık Kemal’in yaşadığı
devirde vezirlik ve sadrazamlık en yüksek makamlardır ve bundan dolayı da
insana verdiği zevk de o derece yüksektir. Ancak bu makam ve mevkilerin verdiği
zevki tercih etmemektedir.
22. Vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâze
dönmüş kim
Ayırmaz sâdıkân-ı ‘aşkını âlâm-ı gurbetden
Namık Kemal, bu beytinde kişileştirerek bir
sevgiliye benzettiği ‘vatan’ üzerinde durmaktadır. Bu kavram Türk edebiyatında
değişik edebi türlerde işlenmiş ve bunları konu edinen bilimsel çalışmalar
yapılmıştır. Ortada bir sevilen, bir de seven ve/veya sevenler var. Sevilen tek
olabilir ama bunu sevenler çok fazla da olabilir. Edebiyat tarihçisi Nihad Sami
Banarlı, ‘Şiir ve Edebiyat Sohbetleri’ adlı eserinde şairin vatan fikri ile
güzel bir kadın, bir sevgili ve anne vatan ilişkisi üzerinde durur: “
23. Müberrâyım recâ vü havfden indimde
âlîdir
Vazîfem menfa’tden hakkım agrâz-ı
hükûmetden
Namık Kemal burada görevine düşkün,
görevini çıkarına üstün tutan, korkusuz ve rica ederek iş yaptırmayan bir insan
anlayışını dile getirmektedir. Bu tip insanların örneği olarak kendini
görmektedir. Çünkü ‘ben rica ve korkudan uzağım, görevim menfaatimden, hakkım
hükümetin kötü niyetlerinden daha üstündür” demektedir.
Rica ile bir iş yaptıran kimse, bilmeli ki
işini yapan kendisinden daha büyük ve üstesinden gelemeyeceği bir şeyi gün
gelecek kendisinden yapmasını isteyecektir. Yapamadığı zaman da baskılar ve şantajlar
birbiri ardına gelecektir. Ama böyle bir rica ile işi olmayan hiçbir şeyden
korkmaz, çünkü kimseye mahkum değildir.
24. Civân-merdân-ı milletle hazer gavgâdan
ey bî-dâd
Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-ı
hamiyyetden
Namık Kemal, genel anlamda vatan şairidir
ve pek çok kişiye de rol-model olmuştur. Bu beyitte Namık Kemal, bir aktivist
rolüyle ortaya çıkmaktadır. Onun ‘Hürriyet’ gazetesinin 51. Sayısında bu
kasidenin bazı beyitlerinin görüldüğünü ifade eden Mehmet Kaplan, onun bu
yönünü öyle dile getirir: “Bu sıralarda Namık Kemal, şahsiyetinin en kuvvetli
anını yaar ve bu manzumede biz bu anı buluyoruz. Daha ilk beyitten itibaren
karşımıza bir ihtilâlci tipi çıkıyor: Devrin iktidarına bir prensip namına karşı
gelen, muhalefet eden, savaşan bir insan.”
25. Ne mümkin zulm ile bî-dâd ile imhâ-yı
hürriyyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen
âdemiyyetden
Namık Kemal, ‘Hürriyet Kasidesi’nin bu
beytinden son beytine kadar ‘hürriyet aşkı’nı konu ve tema olarak ele almış ve
işlemiştir. İnsanı diğer canlı varlıklardan ayıran bazı özellikleri vardır.
Bunlardan biri onun konuşması ise diğeri düşünen bir varlık olmasıdır. insanoğlunun
benimsemiş olduğu pek çok fikirden biri de hürriyet fikridir. Hürriyet, zihinde
tasarlanıp beliren ve uygun ortamı bulduğunda dile getirilen bir fikirdir.
Hürriyet fikrinin ifade edilişini zulüm ile geciktirmek ya da erteletmek
mümkündür ama bu düşünceyi imha etmek mümkün değildir.
Yorumlar
Yorum Gönder